İçeriğe geç

Kamu neresi oluyor ?

Kamu Neresi Oluyor? Devlet mi, Millet mi, Yoksa Mahalle Kahvesi mi?

Hadi itiraf edelim… “Kamu” kelimesini duyduğumuzda çoğumuzun gözünün önünde hemen ciddi yüzlü memurlar, kahverengi klasörler ve sonsuz bir çay molası kuyruğu canlanıyor. Ama “kamu” aslında ne? Devletin ta kendisi mi? Hepimizin ortak paydası mı? Yoksa maaş günü geldiğinde hatırladığımız kutsal bir güç mü? Hazırsan, bu kelimenin etrafında dönen ciddiyet balonunu patlatalım ve işi biraz mizahıyla konuşalım. 😄

Kamu = Bizim Ortak WhatsApp Grubumuz

Kamu, aslında hepimizin ortak alanı. Yani devletin, belediyenin, hatta zaman zaman komşu teyzenin bile söz hakkı olan bir “ortak alan”. Düşün, sitede bir WhatsApp grubu var ve orada herkes “Bu hafta çöp ne zaman alınacak?” diye soruyor. İşte o grup, küçük bir kamu örneği. Kimse tam anlamıyla sahibi değil ama herkesin söz hakkı var.

Ama tabii kamuyu yönetmek, WhatsApp grubunu yönetmekten biraz daha zor. Çünkü bir yanda “vergi veriyorum, söz hakkım var” diyen vatandaş var, diğer yanda “bütçe yetmiyor, bekle” diyen memur… Arada da “şu kaldırıma bank koysanız ya” diye istek listesi yapan halk. Kamu dediğin tam anlamıyla toplu bir “ortak iyilik projesi.”

Erkeklerin Stratejik Kamu Anlayışı: “Yol Yap, Sorun Kalmaz”

Erkekler kamu deyince genellikle çözüm odaklı düşünür. Onlara göre sorun varsa hemen bir eylem planı yapılmalıdır. Örneğin:

“Trafik var.”

➝ “Yeni yol yapalım.”

“İşsizlik yüksek.”

➝ “Fabrika açalım.”

“Park yok.”

➝ “Boş arsa var, kazmayı vur.”

Erkeklerin bu çözüm odaklı yaklaşımı sayesinde ülkeler inşa edilir, köprüler yapılır, metro hatları uzar. Ancak bazen “çözüm” o kadar hızlı gelir ki, çözülmesi gereken şey tam olarak neydi, kimse hatırlamaz. 🤷‍♂️

Kadınların Empatik Kamu Yorumu: “Önce İnsan”

Kadınlar ise kamuya daha ilişki odaklı yaklaşır. Onlar için mesele sadece “çözüm” değildir; çözümün insana nasıl dokunduğu da önemlidir.

“Yeni yol yapalım” yerine, “O yol engelli vatandaş için de uygun mu?” diye sorarlar.

“Fabrika açalım” yerine, “Çalışma koşulları nasıl olacak?” diye düşünürler.

“Park yapalım” yerine, “O park çocuklara güvenli olacak mı?” diye detaylara inerler.

Bu yaklaşım, kamunun sadece beton ve binalardan değil; insan, duygu ve yaşamdan da oluştuğunu hatırlatır. 💡

Kamu Nerede Biter, Biz Nerede Başlarız?

İşte asıl mesele burada gizli. “Kamu” dediğimiz şey, ne sadece devlettir, ne de sadece vatandaş. Kamu, ikisinin dansıdır. Devlet adım atar, vatandaş yön verir. Halk talep eder, kurumlar plan yapar. Kimi zaman bu dans vals gibi zarif olur, kimi zaman horon gibi coşkulu. Bazen de düğünde dayıların dansı gibi karışır gider. 😅

Ama sonuçta kamu, hepimizin içinde yaşadığı, paylaştığı, geliştirdiği bir alan. Okuduğun okuldan geçtiğin yola, içtiğin sudan oy verdiğin sandığa kadar her şey, “kamu” dediğimiz o dev ortak mutfağın bir ürünü.

Kamu: Sadece Bütçe Değil, Birlik Meselesi

En çok karıştırılan nokta şu: Kamu, sadece vergilerle ayakta duran bir sistem değildir. O sistemin işlemesi için toplumsal bilinç, katılım ve empati gerekir. Devletin görevini yapması kadar vatandaşın da katkı sunması şart. Tıpkı bir piknikte herkesin elini taşın altına koyması gibi… Biri mangalı yakar, diğeri salatayı yapar, biri çayı demler. Kamu da öyle bir şeydir: Hep birlikte iyi yaşamanın yolunu bulmaktır.

Sonuç: Kamu Aslında Hepimizin Evi

Kamu neresi oluyor sorusunun cevabı basit: Her yer.

Evimizin önü, okulun bahçesi, hastanenin koridoru, belediyenin binası… Hepsi kamu. Ve biz de bu evin hem misafiriyiz hem sahibiyiz. Kamu dediğin şey “onların işi” değil, “bizim hayatımız.”

Şimdi söz sende: Sence kamu deyince aklına ne geliyor? Devlet dairesinde kaybolan evraklar mı, yoksa çocuk parkında oynayan çocuklar mı? Yorumlarda buluşalım, birlikte gülelim, birlikte düşünelim. 👇

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
prop money