Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü: “Mutlak” ve “Göreceli”yi Yeniden Düşünmek Bir öğretmen olarak her yeni dersin başında aynı soruyu kendime sorarım: “Bugün öğrencilerime sadece bilgi mi vereceğim, yoksa onların düşünme biçimlerini mi dönüştüreceğim?” Çünkü gerçek öğrenme, yalnızca ezberle değil, bakış açısının değişmesiyle başlar. “Mutlak” ve “göreceli” kavramlarını anlamak da tam olarak bu dönüşümün kalbinde yer alır. Bu kavramlar yalnızca felsefi terimler değildir; öğrenme sürecinde bireyin düşünme esnekliğini, değer algısını ve dünyayı yorumlama biçimini şekillendirir. Mutlak Ne Demek? Tanımı ve Anlam Alanı “Mutlak”, değişmeyen, koşullardan bağımsız olan ve evrensel doğruluğu temsil eden bir kavramdır. Eğitimde mutlak düşünme, genellikle “tek doğru” inancına dayanır. Örneğin,…
Yorum BırakGünlük Sofra Yazılar
Kelimenin Grevi: Memur Susarsa, Dil Konuşur Edebiyat, insanın kendi sesini aradığı en derin alandır. Her sözcük, bir vicdanın yankısıdır; her cümle, bir başkaldırıdır sessizliğe karşı. Kelimenin gücü, sadece anlamında değil, sustuğunda da kendini belli eder. İşte tam da bu yüzden, “memur grev yaparsa ne olur?” sorusu, yalnızca bir toplumsal eylem meselesi değil; aynı zamanda bir edebî sorudur. Çünkü grev, kelimenin susması, anlatının kesilmesidir. Bir kalem kırıldığında, bir dil de kırılır aslında. Susmanın Estetiği: Grev Bir Sessizlik Sanatı mı? Edebiyat tarihinde susmak, çoğu zaman en yüksek ses olmuştur. Franz Kafka’nın yazmadığı mektuplar, Albert Camus’nün sözcüklerin bittiği yerden başlayan isyanı, Virginia Woolf’un…
Yorum BırakKüreselleşme Ne Demek? TDK Tanımı ve Tarihsel Bir Analiz Geçmişi anlamaya çalışan bir tarihçi olarak, günümüzün en tartışmalı kavramlarından biri olan küreselleşmeyi ele almak, yalnızca ekonomi ya da siyaset bağlamında değil, kültür, kimlik ve toplumsal dönüşüm bağlamında da önemlidir. Çünkü her kavram, bir tarihsel arka plana dayanır ve o arka plan, bugünkü algımızı derinden şekillendirir. TDK’ya Göre Küreselleşme Türk Dil Kurumu’na göre küreselleşme, “dünyanın ekonomik, kültürel ve toplumsal bakımdan bir bütün hâline gelmesi” anlamına gelir. Yani küreselleşme, yalnızca ticaretin serbestleşmesi değil, aynı zamanda fikirlerin, değerlerin ve yaşam biçimlerinin uluslararası ölçekte ortaklaşması demektir. Bu tanım, kavramın çok boyutluluğunu ortaya koyar. Tarihsel…
Yorum BırakGüç Kaynağı Ne İşe Yarar Elektrik? Bir Psikoloğun Bakış Açısıyla İnsan Zihninin Enerji Kaynakları Bir Psikoloğun Merakıyla Başlayan Yolculuk Bir psikolog olarak laboratuvarlarda, terapi odalarında, insanların düşünce kalıplarını çözümlemeye çalışırken sık sık aynı soruyu kendime sorarım: “İnsanı çalıştıran güç nedir?” Bir bilgisayarın güç kaynağı olmadan çalışamayacağı gibi, insan da görünmeyen bir enerjiye, bir “psikolojik güç kaynağına” ihtiyaç duyar. Bu yazıda, güç kaynağı ne işe yarar elektrik sorusunu yalnızca teknik değil, bilişsel, duygusal ve sosyal psikoloji açısından da irdeleyerek, insan davranışlarının enerji akışını anlamaya çalışacağız. Bilişsel Psikoloji Perspektifinden: Düşüncenin Enerji Akışı Bir güç kaynağı, elektriği düzenler, dağıtır ve cihazların istikrarlı çalışmasını…
Yorum Bırakİlk Kanunnâme Nedir? – Adaletin, Gücün ve Toplumun Ortak Hikâyesi Hukukun tarihi yalnızca kuralların tarihi değildir; aynı zamanda toplumların vicdanının, değerlerinin ve çatışmalarının da tarihidir. “İlk kanunnâme” dediğimiz şey, sadece yazılı bir yasa belgesi değil, bir uygarlığın adalet anlayışının somutlaşmış halidir. Peki bu belgeler, geçmişte olduğu kadar bugün de eşitlik, çeşitlilik ve sosyal adalet açısından ne ifade ediyor? Gelin birlikte geçmişin bu önemli mirasına bugünün gözleriyle bakalım. İlk Kanunnâme Ne Demektir? – Tarihsel Arka Plan İlk kanunnâme, en genel tanımıyla bir devletin veya hükümdarın toplumsal düzeni sağlamak, yetki alanlarını tanımlamak ve hukuk birliğini tesis etmek amacıyla çıkardığı yazılı kanun metinleridir.…
Yorum BırakBulutlu Bir Hava Olayı mı? Gökyüzünün Sessiz Anlatısına Yakından Bakış Gökyüzüne bakıp “Bugün hava bulutlu” dediğimizde, aslında çok daha derin bir doğa olayının içinden geçtiğimizi çoğu zaman fark etmeyiz. Kimi zaman romantik bir akşamın fonudur bulutlar, kimi zaman ani bir yağmurun habercisi, kimi zaman da yaz sıcağında beklenen bir gölgelik… Peki, bulutlu bir hava gerçekten bir “hava olayı” mıdır? Yoksa doğanın sıradan bir hali mi? Gelin, bu sorunun peşine birlikte düşelim ve hem bilimin hem de insan hikâyelerinin ışığında cevap arayalım. — Bulutlar: Sıradan Görünenin Bilimsel Anlamı Bulut, atmosferdeki su buharının yoğunlaşarak su damlacıkları ya da buz kristalleri hâline gelmesiyle…
Yorum BırakFibula Kemiği Ne İşe Yarar? – İnce Bir Kemiğin Büyük Hikâyesi Bir kemikten bahsederken heyecanlanmak tuhaf gelebilir ama fibula (halk arasında “baldırın dış yanındaki ince kemik”) benim için müthiş bir merak konusu. Çünkü o, sahnede hep arka planda dursa da yürüyüşümüzün ritmini, dengemizin müziğini ayarlayan sessiz bir şef gibi. Hadi gelin, fibulanın kökeninden bugüne ve yarına uzanan yolculuğunu birlikte keşfedelim; hem bilimsel, hem de gündelik hayata dokunan bir dille. Özet: Fibula, vücudun ana ağırlığını taşımayan ama ayak bileği/alt bacak stabilitesini sağlayan; kas, bağ ve zar yapıları için tutunma yüzeyi sunan; propriosepsiyon (konum hissi) ve kuvvet aktarımına yardım eden; cerrahide kemik…
Yorum BırakHiç düşündünüz mü, bir kelimenin ardında aslında ne kadar derin anlamlar yatabilir? Günlük hayatımızda sıkça duyduğumuz “bir fiske de” ifadesi, sadece hafif bir dokunuşu ya da küçük bir hareketi anlatmaz; aynı zamanda büyük değişimlerin başlangıcı olabilecek küçük bir kıvılcımı da temsil eder. Bugün gelin, bu deyimin gelecekte nasıl anlamlar kazanabileceğini birlikte hayal edelim. Belki de bir kelimeyle başlayan bu düşünce, yarının dünyasında büyük bir dönüşümün tohumunu atar. “Bir Fiske de” Ne Demek? Küçük Dokunuşun Büyük Gücü “Bir fiske”, kelime anlamı olarak hafifçe dokunmak ya da küçük bir vuruş yapmak anlamına gelir. Ancak bu deyim, mecazi anlamda çok daha geniş bir…
Yorum BırakAmasya Göynücek Ne Zaman İlçe Oldu? Bir Psikoloğun Tarihle İnsan Ruhunu Buluşturduğu Yolculuk Bir Psikoloğun Merakı: Zamanın ve Mekânın Ruhunu Anlamak Bir psikolog olarak, tarihe yalnızca olayların dizisi olarak değil, insan davranışlarının kolektif bir yansıması olarak bakarım. Amasya’nın Göynücek ilçesi üzerine düşünürken, zihnimde tek bir soru yankılandı: “Bir yerin ilçe oluşu sadece idari bir karar mıdır, yoksa toplumsal bilincin yeniden doğuşu mu?” Bu sorunun peşinden giderken, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde insanların mekânla kurduğu psikolojik bağları anlamaya çalıştım. Çünkü her coğrafya, aslında bir topluluğun bilinçaltını yansıtır. Tarihin Derinliklerinde Bir Dönüm Noktası: Göynücek’in İlçe Oluşu Göynücek, Amasya iline bağlı, geçmişi…
Yorum BırakÜç Göz Neler Görür? İnsanlığın Görünmeyen Derinliklerine Antropolojik Bir Yolculuk Bir Antropoloğun Daveti: Görmenin Ötesine Bakmak Kültürlerin çeşitliliğini merak eden bir antropolog için görmek, yalnızca biyolojik bir eylem değildir; o, anlamların, inançların ve kimliklerin şekillendiği bir ritüeldir. “Üç göz neler görür?” sorusu, insanın sadece dış dünyayı değil, içsel evrenini de anlamaya yönelttiği bir çağrıdır. İlk göz dış dünyayı algılar, ikinci göz toplumu okur, üçüncü göz ise görünmeyeni — yani ruhu, hafızayı ve kültürü — görür. İşte bu üçüncü göz, antropolojinin kalbinde yer alır. Çünkü insan, yalnızca gördüğüyle değil, anlam yüklediğiyle var olur. Birinci Göz: Bedenin Görüşü — Ritüellerin Dili Her…
Yorum Bırak